KAMBOÇYA - CAMBODİA ( ACILARIN ÜLKESİ)



Ahşaptan yapılmış yük arabaları arasında sadece gözlerini görebildiğimiz araba çekicilerinin meraklı bakışları arasından uzaklaşırken, pasaport kontrolünün hemen önünde tozun içinde oturan 8 ila 10 yaşlarında kız çocuğunun sırtındaki erkek bebek pırıl pırıl küçücük siyah gözleri ile gülümseyerek bizleri izliyor. Yolumuz Siem Reap ve oradan sihirli Angkor harabelerine uzanacağız. Şimdiden heyecanlanıyoruz.



Şöförümüz Siem Reap ın dış mahallerine doğru ilerliyor. Motorsiklet ve tuk tukların arasından geçiyor, çamurlu delik deşik olan toprak yolda silkelenerek biraz sallanıyor ve nihayetinde otelimize ulaşıyoruz.
Fransızların 1907 yılında keşfettikleri Angkor Tapınaklarının banyan ağaçlarından  temizlenmesini takiben, Siem Reap da Charlie Chaplin  dahil bir çok ünlünün ziyaret ettiği dünyanın en önemli turistik ilgi alanı olmuş. Pol Pot ölmeden önce uzun yıllar bu şehirde yaşamış.


 
Kamboçya, sabah uyandığımızda sular ülkesine dönüşüyor. Ülkeye can veren Mekong Nehri'nin getirdiği sular Tonle Sap gölünü doldurduğunda, sular istikameti geriye doğru tarlaları, yolları ve hatta Kamboçya nın ikinci büyük şehri -Siem Reap ı adeta bir su şehrine dönüştürüyor. Ülke nufusun % 60 ının protein kaynağı olan Tonle Sap gölü ve çevresinde bazen bir tarlada bazen yol kenarında sel sularında ağlarla balık avlayanları gördüğümüzde oldukça şaşırıyoruz.

 

Kamboçya da muson yağmurları sezonu Mayıs ile Ekim ayı arasında başlıyor. Temmuz ve Eylül ayları arasında etkisini oldukça arttırıyor. Siem Reap eski bir Fransız yerleşim alanı. Her yerde karşınıza çıkan bagget ekmeği ile Fransız mutfağının etkileri hissedildiği gibi; her türlü mutfak kültürüne rastlamak mümkün, isterseniz İtalyan, isterseniz köri, bir şeyler içmek isterseniz Angelia Jolie nin Tomb Raider filmini çekerken dinlendiği ve Tomb Raider ismini verdiği meşhur kokteyli yudumlayarak ünlü Red Piano restoranının ikinci katından Siem Reap sokaklarını seyredebilir, günün yorgunluğu atılabilirsiniz.



Filipinleri vuran kasırganın getirdiği  muson yağmurlarının  hayatı felç ettiği günlerde alternatif olarak Khmer masajını denemek için kendimizi ilk gördüğümüz masaj salonuna atıyoruz. Khmer tarzı masaj oldukça rahatlatıcı, Thai masajından farkı daha yumuşak ve çekme ve katlama gibi sert hareketlerin uygulanmaması sebebiyle farklılık gösteriyor.




Siem Reap' da görülmesi gereken diğer bir kültürel etkinlik geleneksel Khmer dansları eşliğinde nefis seçkin Khmer mutfağı  yemeklerinin sıcak servis yapıldığı "Koulen Restorant". Açık büfe ve şovlar muson sezonu olmasına rağmen oldukça popüler, ön saflarda boş masa bulmak bir hayli zor.



Ertesi gün bir tuk tukçunun teklifi ile savaş müzesine gidiyoruz. Kamboçya'yı kan gölüne çeviren iç savaş dönemi Çin hükümetinin desteklediği Kızıl Kmerler ve Amerikanın desteklediği cumhuriyetçilerin kullandığı silahların sergilendiği bu müzede Çin malı  bir savaş uçağının yanında bizi karşılayan gönüllü rehberle tanışıyoruz. İç savaşta Pol Pot rejiminin tüm ailesini katlettiği gözleri yaşlı bu öksüz delikanlı çok iyi İngilizcesi ile bizleri oldukça duygulandırıyor.




Bu uyarı levhası bir zamanlar Siem Reap civarlarında mayın arama ve çıkarma çalışmalarında kullanılmış. 1991 yılında Birleşmiş Milletler Barış Programı (UNAMIC) çerçevesinde kurulan mayın arama çalışmaları 116 askeri personel, 50 subay, 20 mayın ve bubi tuzağı uzmanı, 40 askeri destek personeli ve ayrıca 74 uluslararası ,75 Kamboçyalı.

 
 
 
 
 

,
gönüllü uzman ekip ile milyonlarca mayın ve bubi tuzağı etkisiz hale getirilmiş.





Bir zamanlar kanlı Pol Pot rejiminin masum insanlara ölüm kustuğu  günler canlı şahid olan rehberimizin ağzından dinlerken  hafızalarımızda kara bir film şeridi gibi geçiyor. Çakma Çin malı Rus modeli helikopterin önünde duruyoruz. Bu helikopterden açılan ateşle binlerce masum insanın acımasızca katledildiği dehşet dolu günleri hayal bile etmek istemiyoruz. Rehberimizin  gözleri yaşarırken, bize ilerideki küçücük kardeşlerini yok eden mayınların bulunduğu işaret ettiği yere doğru  onu takip ediyor ve bir yandan da ayak bileklerimize sorti yapan sivrisinekleri savuşturmaya çalışıyoruz. Siem Reap ve Angkor Harebeleri kanlı iç savaş dönemi Khmer Rouge gerillalarının üssü olarak kullanılmış.




Ertesi gün; kiraladığımız bir rehber eşliğinde Angkor harabelerine doğru yola çıkıyoruz. Yollar aşırı muson yağmurları ile birer nehir görüntüsünü andırıyor. Az ileride çamurlu suda oynayan çocuklar bize yetişip arabanın arkasında koşuyorlar. Şemsiye satıcıları, hediyelik eşya satan minik çocuklar,dilenen bir anne, kolumuzdan çeken küçük bir çocuğa  aldırmadan   harabeleri  kapısına doğru ilerliyoruz..


Yukarıdaki Müze rehberi Aki Ra Projesinin diğer öksüz çocuklarından biri.

Aki Ra, Khmer Rouge gerillalarının ellerindeki tahta oyuncakları toplayıp savaşa zorladığı on yaşındaki öksüz çocuklardan biriydi. Kendisini Khmer Rouge'un kendisini halkına çektirdiği korku ve dehşet dolu acımasız bir savaşın içinde buldu. Tehdit ve baskı sonucu o minicik elleri ile binlerce mayın döşedi. Vietnam askerleri tarafından yakalandı  ve onlar adına savaşmaya zorlandı. Çocuk olmanın masallara büyümenin ne demek olduğunu, hiç ama hiç bir zaman öğrenemedi. Anne ve babası, kardeşleri ile birlikte sıcacık şefkat dolu bir evin hayalini bile kuramadı. Ergenlik çağlarında Kamboçya ordusuna katılarak, Birleşmiş Milletlerin mayın temizleme programlarına katıldı. Bir sopa ile temizlediği mayınları, bulduğu patlamamış  bombaların fünyelerini çıkarttı .Onları odasının bir kenarında biriktirmeye başladı. Sopa ile mayın temizleyen eski "Khmer Çocuk Askerin Hikayesi" kulaktan kulağa tüm turistler arasında konuşulmaya başladığında; Aki Ra mayınlar ile sakat kalmış diğer öksüz çocukların bir araya getireceği savaşın korkunç yüzünü gösteren projesinin ilk adımını attığının farkında bile değildi. Bir dolar karşılığında gösterdiği bir odadaki mayın ve bombaları ile şimdiki Siem Reap daki savaş müzesini kurdu. Sokaklarda yasayan bir çok öksüz ve sakat çocuğu buraya getirerek sevgi dolu sıcak bir yuva imkanı sundu.




Binlerce öksüz çocuğun sokaklarda yasadığı şehirler, terkedilmiş köyler mayınlanmış çeltik tarlaları yüzlerce yıl geriye giden bir ülke ile savaşın acımasızlığını silahlar sustuğunda bitmediğini, asıl savaşın daha sonra da devam ettiğinin mesajını buradan tüm dünyaya duyurdu.
Siem Reap daki savas müzesi kesinlikle görülmesi gereken yerlerden biri.
Kaynak :Wikipedia



Angkor Wat Tapınağı muhteşem Khmer imparatorlugunun Çin, Vietnam,Laos ve Bengal körfezine kadar uzandığı dönemlerde 802 ve 1220 .tarihleri arasında yaptırılmıştır. Kuleler Hint mitolojisinde efsanevi "Mount Meru"yu , tapınağı çevreleyen hendek de dünyayı kuşatan mistik okyanusları simgeler. Bu tapınağın duvarlarına Hint destanları Ramayana ve Mahabharata yazılmıştır. Tapınak günümüzde Kamboçya nın ulusal ve ruhani sembolü olarak bayraklarının üzerinde de yer almaktadır.

 

Angkor Wat  eski Khmer kralı 2.  Suryawaram tarafından Hindu tanrısı Vişnu' ya adanarak inşa edilmiş. İnsanlık tarihinin en şaşırtıcı ve kalıcı mimarı başarılarını temsil eden Angkor Şehri Vietnam da Çin'e ve Bengal körfezine kadar hükmetmiş Khmer imparatorluğunun en önemli stratejik ve idari yerleşim alanı olmuş.1431 yıllarında Tayland ordusunun çekilmesi ile bir kaç yüzyıl terkedilmiş ve doğanın kollarına bırakılmış. Bir kaç meraklı budist rahibin zaman zaman görüldüğü bu sık ormanların içindeki kayıp şehir 1860 yılında Fransız gezgin Henri Mouhot tarafından ortaya çıkarılmış. Angkor şehri Khmer uygarlığı dönemi olduğu gibi son yıllarda da Güney Asyanın en önemli turistik ilgi alanı ve Budizm ve Hinduizm dinlerinin bir hac şehri olmuştur.


 


13 üncü yüzyılda dünyanın en kalabalık şehri Angkor Thom nüfusu bir milyona ulaşıyordu. Güney Kapısı Siem Reap şehrine en yakın olan kapısıydı. Girişinde Hindu mitolojisinde birbirlerine rakip olan ellerinde tuttukları yedi başlı yilan "Naga" yi birbirlerine aksi istikamette çekerek süt okyonusunu çalkalayarak, ölümsüzlük nektarını oluşturan 54 Devas ve 54 Asuras heykeli bulunuyor.





Bilgisayar simülatörleri kullanılarak araştırılan bu antik şehrin karmaşık coğrafi konumu astronomik hesaplara göre; Ejderha takımyıldızının milattan önce 10500 tarihindeki konumuna göre hesaplanarak gök ayna ve yerdeki yansıması tezi ile inşa edilmiştir. Tüm yapı ve tapınaklar. heykeller ve ikonografik doğası şeytanlar ve tanrıların gökte meydana gelen ekinoks konumlarının devinme ve geçiş olaylarını temsil etmektedir.



 
 
 
 
 
 
 



 
 Resimde görüldügü gibi, yağmur ormanlarının Ta Prohm tapınağını adeta kolları ile sarmalayarak oluşturduğu tablo mistik ve gizem dolu bir tarihin görsel bir şölene dönüşümünü yansıtıyor. Tapınaklar arasından kıvrılarak yükselen yüzlerce ağacın uzun ve yorucu çalışmalar sonucu temizlenip ziyarete açılan Ta Prohm Angkor harabelerinin en çok merak edilen ve "Indiana jones" ve "Tomb Raider" gibi filmlere ve yüzlerce belegesele konu olmuş.  Ta Prohm tapınağı  1186 yılında Kral Jayavarman VII. ün annesine ithaf edilerek inşa edildi. Original adı Rajavihara (Monastery of the King), olarak bilinen Ta Prohm bir budist tapınağı olarak anılır.


Tapınağın duvarlarındaki yazıtlarda, inşaat dönemlerinde 80 000 işçi 2700 memur ve daha sonra  615 dansçı asparanın çalıştığı söyleniyor.





Angkor Şehri ve Angkor Wat tapınağını ve ardından Ta Prohm ve bir dönem cezaevi olarak kullanılan Fil Terasını geziyoruz. Angkor Thom da 5 giriş kapısı var. Savaşlardan dönen kral bu kapıdan şehre girerse; savaş kazanılmış anlamını taşıyor ve herkes bir sevinç yaşıyormuş. Bu yüzden zafer kapısı olarak adlandırılmış. Fil terasından sonraki kapı Zafer Kapısı'dır. Hemen doğusundaki doğu kapısı Banyon tapınağına uzanır. Uzun bir taş patika kenarlarında gülümseyen heykellerin olduğu kapı Güney Kapısıdır. Ta Prohm "Tomb Rider" filmindeki sahnelerinden çok daha etkileyici bu şaheser tapınak uzun yıllar ağaç kökleri ve çeşitli bitkileri istilasına uğramış. Uzmanlara göre bu bitkiler bazı taşları tutarak tamamen yok olmasını önlemiş. Yüzyıllar boyu tabiat ana bu mimari şaheseri şefkatli kolları ile sarmış, sarmalamış ve günümüze kadar korumuş. Temizlendikten sonra özellikle bırakılan taş duvarların kıvrımlarını saran bu banyan ağaçlarının oldukça sihirli ve şaşırtıcı gizemi ile herkesi hayran bırakıyor.
 
Tropik banyan ağaçlarının altında altında yıllarca saklanan bu kalıntılar Fransız kaşif "Henri Mouhot" tarafından bulunan ve temizlenen bu harabeler yıllar sonra tekrar günümüze
taşınmıştır
 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 














 
The Elephant Terrace, Fil Terası ayrıca Royal Terrace,Kralın Balkonu olarak da bilinir. Khmer mimarisinin en başarılı  örneklerinden biridir. 350 metre uzunluğunda ve 2,5 metre yüksekliğinde ki duvarlarında Hindu ve Budizm dinlerinde kutsal olan mitolojik sembolleri içeren Fil ve Garuda kabartmaları ile büyüleyicidir.Kralın halkı  selamladığı bu yer çesitli eğlencelerin ve gösterilerin yapıldığı yer olarak da bilinir.
 
Rehberimizin söylediğine göre: Angkor Wat çevresinde mevcut yapma göl yıllar önce düşman istilalarında korunmak için yapılmış. Eski tarihlerde burada bırakılan milyonlarca timsah yaşıyormuş. Halen Hindu dininde kutsal olan ve dünyanın en büyük tapınağı Angkor Wat harabelerinin en çok merak edilen ve gezilen turistik ilgi alanı, Hindu ve Khmer mimarisini karışımı bir estetik harikası.



Fransız arkeologlardan biri şöyle diyor: "Bayon'u görmek bambaşka bir şey ; alışılmamış kavramları olan uzaylıların yarattığı  bir dünyayı görmek gibi" Bayon tapınağının  içinde olduğu Angkor Thom eski tarihlerde çevresinde  milyonlarca timsah bullunan insan yapımı  su kanalları ile kaplıydı. Harabeleri duvarlarındaki kabartmalarda göründüğü gibi savaşlardaki cesetler timsahlara atılırdı. Çevresindeki Tonle Sap gölünün beslediği binlerce dönüm çeltik tarlaları ve içme suyu rezervuarları vardı.
 



 
Bayon Tapınağı 2000 den fazla Angkorlunun mutluluğunu yansıtan buda yüzü ve 54 adet Khmer mimari şaheseri katlı kuleleri ile şehrin merkezinde bulunmaktadır. Güney kapısına uzaklığı 1500 metre olan bu tapınak Angkor şehrinden yüzyıl sonra inşa edilmiş bir budist tapınağıdır. Efsanevi Meru dağını sembolize eder.






Khmer ordusunun tapınakların inşa dönemlerinde ağır yüklerin ve kayaların taşınması amacı ile kullanıldığı  filler savaşlarda düşmana karşı taarruzda kullanılan günümüzün bir nevi tanklarıydı. Angkor'un savunmasında görev alan yüzlerce eğitimli   Khmer ordusunun tapınakların inşa dönemlerinde ağır yüklerin ve kayaların taşınması amacı ile kullanıldığı  filler savaşlarda düşmana karşı taarruzda kullanılan günümüzün bir nevi tanklarıydı. Angkor'un savunmasında görev alan yüzlerce eğitimli   fil üst rütbeli komutanlar ve krallar tarafından kullanılırdı. Bu hayvanların  uzun dişleri özellikle sivrileştirilir ve ağır cüsseleri ve ayakları ile diğer düşman filleri ve askerlerine karşı  ölümcül  silah olarak kullanılırdı.fil üst rütbeli komutanlar ve krallar tarafından kullanılırdı. Bu hayvanların  uzun dişleri özellikle sivrileştirilir ve ağır cüsseleri ve ayakları ile diğer düşman filleri ve askerlerine karşı  ölümcül  silah olarak kullanılırdı.













 
 
 
 
 
 
 
 


 
 

 




Bizi Tayland sınırına götüren taksinin yorgun motoru öksürmeye başladığında, yakıtımızın tükendiğini anlıyoruz. Şöförümüz oldukça hazırlıklı olacak ki hemen yakıtı  gaz seçeneğinden benzine dönüştürüyor. Fakat bir sorun farklı depoda benzin yok. Sanşımıza kafa sallayarak bizi bir meşrubatçı ile karışık bir köy bakkalı sandığımız yere getiren söförümüz buranın bakkal değil bir benzin istasyonu olduğunu söylediğinde oldukça şaşırıyoruz.
Khmer ordusunun tapınakların inşa dönemlerinde ağır yüklerin ve kayaların taşınması amacı ile kullanıldığı  filler savaşlarda düşmana karşı taarruzda kullanılan günümüzün bir nevi tanklarıydı. Angkor'un savunmasında görev alan yüzlerce eğitimli   fil üst rütbeli komutanlar ve krallar tarafından kullanılırdı. Bu hayvanların  uzun dişleri özellikle sivrileştirilir ve ağır cüsseleri ve ayakları ile diğer düşman filleri ve askerlerine karşı  ölümcül  silah olarak kullanılırdı.







No comments :

Post a Comment